Sinemada "Bakış"

Bazı sahneler var, bazı anlar var; sayfa sayfa yazıdan, uzun uzun konuşmalardan, seslerden ve sözlerden daha ağır, daha vurucu ve unutulmaz.

Hadi bazılarını hatırlayalım:

- Man on the Moon / 1999 / Jim Carrey












Film; "komedyen mi desem; aslında tam olarak komedyen değil, yok yok nevi şahsına münhasır demeliyim ama o da yetmez ki" şeklinde anlatmak için seçeceğim kelimelerde zorlandığım, Andy Kauffman'ın hayat hikayesi. Kendisi özetleyecek olursam "herkesi trolleyen adam" Yani hayatı boyunca "-mış gibi" yaparak (ya da -mış gibi yaptığını düşündürerek) gülüyor-güldürüyor. Fakat gün gelip hayat ona son ve en büyük şakasını şu yukarıda gördüğünüz anda yapıyor. (Şu an için döktüğüm gözyaşının haddi hesabı yok!)

- Philadelphia / 1993 / Tom Hanks













Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki; Tom Hanks sen nasıl bir insansın ?! Sen nasıl bir şeysin ki bir bakışınla dışlanmışlığı, çaresizliği, umutsuzluğu, hayal kırıklığı ve kırgınlığı iliklerimize kadar hissettirebiliyorsun?  Sen nasıl bir şeysin bir bunu açıkla bana! Neyse diğer filme geçelim..

- The Assasination of Jesse James by the Coward Robert Ford / 2007 / Casey Affleck












Bu filmi o kadar övmek istiyorum ki. Neden dolu dolu, öve öve konuşmak istesem de her karesinde dilim tutuluyor? Ben neden bu film hakkında ko-nu-şa-mı-yo-rum. Neyse ki benden çok daha fazla sözü olan şu bakışlar benim yerime konuşacaktır, siz onları seyredin..

- Citizen Kane / 1941 / Agnes Moorehead

















Orson Welles başyapıtı Citizen Kane, sinema dünyasını derinden sarsan, çoğunlukla tüm zamanların en iyi filmi kabul edilen, sinema için "devrim" sayılan bir filmdir. Gücünün önemli bir kısmını da sinematografi ve oyuncularından alır. Akılda kalan çok sahnesi olsa da, benim için Kane'in annesinin oğluna attığı donuk ve güçlü durmaya çalışan "bakışlar" unutulmazdır.

- Amadeus / 1984 / F. Murray Abraham











''Tanrım, madem bana Mozart'ınki gibi bir yetenek vermedin, onu anlayacak zekayı neden verdin?'"
-Salieri-
Mozart ve Salieri arasındaki "Habil ve Kabil-vari" çekişme; en çok Salieri'nin gözlerinde okunur F. Murray Abraham'ın en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kucakladığı Amadeus filminde. Salieri' nin vahşi bir kıskançlıkla yoğrulan önlenemez hayranlığı; Mozart'ın kusursuz notalarında gezinirken gözyaşı olup akar bu sahnede. Unutulmaz, unutulmaz..

- Ladri di Biciclette / 1948/ Enzo Stailo
















Babasının gururun kırılmasını bir çocuğun gözlerinden okumak? Yapmayın bu çok ağır ama..
Baştan sona insanı etkisinden çıkamayacağı girdaplara sokan filmin en can alıcı bakışları..

- Leon / 1994 / Natalie Portman











Leon'un kapısını çalan Mathilda ve açılan kapıyla yüzüne yansıyan ışık. Şu sahne olmasa, benim için Leon bu kadar etkileyici olmazdı herhalde.

- All About Eve / 1950 / Bette Davis

















Bette Davis'in gücünü gözlerinden alan bir oyuncu olduğunu düşünmüşümdür hep. All About Eve filminde de tüm gücünü ortaya koyarak performans verdiğini.. Şu sahnedeki güce ve meydan okumaya bakar mısınız? Muazzam!

Bonus: The Third Man / 1949 / Orson Welles

















Orson Welles. O kadar.

Bonus +2: Harvey / 1950 / James Stewart


















James Stewart'ın kadim dostu Harvey ile olan portresine bakarken attığı şu bakışa bayılıyorum :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

14 Şubat Sevgililer Gününde İzlenecek Kalıplardan Sıyrılmış 14 Film

Dr Jekyll ve Mr. Hyde / 1931

The Crow / Karga / 1994